29 Nisan 2010 Perşembe

Ona gülümse


Ona gülümsemeyi unutuyor musun gün boyu? Oysa sana ondan daha yakın var mı?
Seni daha iyi tanıyan?
Üstelik o, nasıl da içten karşılık verir sana.
Ve gülmek, gülümsemek bulaşıcıdır.
Gününe bulaşır. Bütün gününe izler taşır.
Kimden mi bahsediyorum? Hani sabah ilk iş gidiyor, yüzünü yıkarken kafanı kaldırdığında
orada buluyorsun ya, ondan bahsediyorum.
Bu sabah aynaya gülümsedim, banyodan çıkmadan evvel.
Nice zamandır, unutmuşum, fırsat bulamıyormuşum.
Delilik falan değil, kendinize yapacağınız gayet de akıllıca bir iyilik üstelik.
Aynaya gülümseyin, çekinmeyin, kimse görmez, deli falan da diyemez.

28 Nisan 2010 Çarşamba

Yalnız çocuklar

foto:flickr

En zoru hangisi? Uğradıkları, adını bile belki daha önce duymadıkları 'taciz' mi? Yoksa vücutlarından daha çok ruhlarını acıtan bu olay yaşandıktan sonra en sevdiklerinin onlara sahip çıkmaması mı? Siirt'teki çocukların yaşadıkları travmayı yaşatanları, onların vücutlarından daha çok 'ruhlarına tecavüz edenleri' onlar adına hiç kimse affedemez. Biz aramızda hallettik bitti, konuyu kapadık diyemez hiç kimse... Kim verdi onların bedenlerinin tapusunu size?
Çocuklar size emanet olarak verilmişti, siz emanate hıyanet ettiniz.

27 Nisan 2010 Salı

Zincirleri çözmek


Biraz kendinle baş başa kalmak, biraz içine çekilmek,
belki meditasyon niyetine bişeyler yapmak istediğinde
evin bir yerlerinde çekmeceleri bekleyen kolyelerini koy önüne...
Birbirine dolanmış, düğüm olmuş zincirleri çözmeye koyul.
Küçücük küçücük düğümlerden herbiri çözüldükçe
hem zihin dağılır, hem de içindeki düğümler de çözülür belki
kim bilir...

22 Nisan 2010 Perşembe

Boşluğu ne doldurur...


Dünyanın bütün içkileri,
bütün pastaları,
bütün sigaraları,
bütün saçmalıkları
dolduramaz
insanın içinde bir yerlerde bir boşluk kaldıysa...



Uyanık geçinen, aslında nasıl da derin uykuda bir bilse...


İç barışını sağlamak mümkün mü,
"uyanıklık" sınırında yaşadığında.
Başkasını solladığını, kendi işini ona buna yamadığını,
kuyruktan sıra çaldığını, herkesin uyduğu kuralı
toka diye takmadığını, dikbaşlı kisvesinde, sorumluluğunu başından attığını
bildiğinde... Gün gelip de rahat uyuman mümkün mü?
Bugün derin uykuda olup da farkında olamayan,
yarın uykusuz kalacak olan değil midir aslında?

Pusuda bekleyen


Karşındakini suçlu ilan etmek için pusuda bekleyen...
Sözlerin namlusunu bana döndürmek için an kolluyorsun sanki.
Misilleme için gün sayıyorsun.
Sanki dudaklarımı açmamı bekliyorsun,
işte yakaladım demek için.
Küsüyorsun.
Altta kalmamak sanıyorsun,
hayatın sihrini.
Peki buyur burdan yak o zaman.
Ne yapalım.