16 Ağustos 2013 Cuma


Bazen birine rehberlik edersin,
ona rehberlik ederken, 
kendin de cevapları alırsın.
Çünkü zaten hep kendine konuşursun.
Ruhuna ulaşmaya çalışırsın.
Bazen de şükretmeyle sorgulamalar arasında gitgeller yaşarsın.
Ne yapalım... İnsansın.

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Kim olduğunu hatırla


Kim olduğunu hatırlamaya çalışıyorsun.
Kimdin sen? 
Ne isterdin, ne severdin, nasıl biriydin, 
niye buraya gelmiştin? 
Hep kendinle olduğun halde,
bazen unutuyorsun sen kimdin?
Hatırlatmak için seferberdir aslında evren.
Ama bazen duymaz insan.
Duymak için kulak kabartmak gerekir içeriye doğru,
çünkü her ses içeriden dışarıya doğru yükselir.



29 Temmuz 2013 Pazartesi


Yalnızlığından çekip çıkartmak seni...
Ya da seni çıkartmadan sevdiğin yerden 
teklikten çokluğu getirmek...
Yaşamını çoğaltmak, 
senin bana bir ömür verdiğin çokluğu bugün ben sana vermek...
Doğuranıma, yeni yaşam sevinçleri doğurmak.
İstedim... İsterim

Bunu nasıl yapabilirim diye sordum gökyüzüne...
"kim olduğunu hatırla" ve "önceliklerini belirle" dedi bana.
Ben iyi ve güçlü oldukça daha çok 
yardım edebileceğimi anladım buradan...
Kim olduğumu hatırladım.
Çok güçlü bir kadının kızıyım...

25 Temmuz 2013 Perşembe

Nefes gerek...


Bazen nefes alacak zamanlar yaratman gerekir.
Olayların, anlaşmazlıkların altındakini daha derinden anlayabilmek için
daha derin nefesler alman, kendinle başbaşa kalman, kendini dinlemen, dinlenmen gerekir.
Sen sık sık nefesler aldıkça,
vücudun stres altında olduğunu anlar, ya da öyle düşünür.
Ve stres altındaki birinin vereceği tepkileri vermene neden olur.
Sen kendini erteledikçe, kendine nefesler armağan etmedikçe
etrafında kızdığın, sövdüğün insanlar artar.
Bakmışsın onlar da sana kızar.

Düşün 2 cümle arasında bile bir nokta var nefes alman için.
Sonraki cümleye nefesin kalsın diye...

Şimdi nefes al! 
Derin, deniz kokulu, huzurlu kocaman bir nefes...
Erteleme, üşenme, vazgeçme...

18 Temmuz 2013 Perşembe

Kristal çocuklar yaşamınıza gökkuşağı getirir...


Kristal çocuklar yaşamına gökkuşağı getirmek için varlar...
Tıpkı bir kristalin güneş ışığıyla buluştuğunda odayı renklerle doldurması gibi.
Yaşamınızda bir kristal çocuk varsa,
ve siz ona ışıkla dokunursanız
sayısız renkle karşılaşır, 
gökkuşağıyla yaşarsınız...

Kristal çocuklar, sevgiyle yoğrulmuş ruhlardır.
İndigoların savaşarak başardıklarının,
üstüne "sevgi" bilincini yerleştirecek olanlardır.

Unutulmayacak tek gerçek ise
kristallerin aktive olmaları için 
ışığa, güneşe, ilgiye ihtiyaçları olmasıdır...

Etrafında kristal olanlar çok şanslıdır. 

16 Temmuz 2013 Salı

Hayatın hazineleri


 Dürüstçe davrandığında kendine
yeni mücevherler sunar hayat önüne.
Ödüllendirir seni.
Oysa ilk başta korkarsın dürüst olmaya, kabul etmeye, görmeye olanı.
Kabul ettiğinde, akışa teslim olduğunda
içinde sakladığı fırsatlar ayaklarına serilir.
Ama mış gibi yaptığında olmaz, 
ancak gerçekten 'vazgeçiş'i hissedeceksin.
Vazgeçtikçe kazanır insan bazen.
Aşk içindeki sihir gibi.
Vazgeçince vazgeçilmezi tekrar keşfedersin
Şaşırırsın ya...

Hayatın hazineleri de öyle, aşk gibi.

10 Temmuz 2013 Çarşamba

...


Öyle acılar vardır ki tüm topluma malolan,
zaman geçer, üzerinden çok sular akar geçer,
ama kabukları kalır herbir faili meçhul yaranın...

4 Temmuz 2013 Perşembe

Kuşbakışı bakmak


İçindeyken içinin sıkıldığı durumlarda
kuşbakışı bakmak lazım...
Hem geçmişi görürsün oradan, hem de önünde uzanan sonsuzluğu.
Hem fırtınadaki dalgayı, hem dinginliği...
Çözümsüzlüğün sonundaki başlangıcı.

Aşağıya baktığında daha net görünür öncesi ve sonrası.
Kuş bakışı... 

3 Temmuz 2013 Çarşamba

....


Sadece sevginin olduğu bir gezegen olsaydı... 
Her türü, her düşünüşü kabul etmenin ve hayatın rengi olarak görmenin tek gerçek olduğu bir gezegen.   
Ve orada etrafımıza hayranlıkla bakarak keşfetseydik yeni yolları.
Manzaraya kalbimiz titreşerek bakakalsaydık. 

Ama her şey zıddıyla var değil mi? 

Yine de, arada bile olsa kaçılabilir o gezegene ; ) 


22 Mayıs 2013 Çarşamba


Öyle dostlar, öyle inançlar ve öyle güçlü motivasyonlar var ki,
dışarıdan ne gelse seni koruyor. 
Dalga devirse bile, kalkma gücünü veriyor sana. 
Ve sen vicdanen, ruhen ve bilinç düzeyinde durduğun yerin doğruluğuna inanıyorsan,
 o güç sana her yerde eşlik ediyor. 


16 Mayıs 2013 Perşembe


Bazen öyle derine inersin ki, oysa gayet sığ sularda
deniz manzaralı bir pencerededir aradığın. 
Bazen sadece kabul ederek,
arızayı giderirsin.

14 Mayıs 2013 Salı


Eskiyen aşk mı, yoksa bakışlar mı? 
Esirgenen gülüşler mi, paylaşılmayan düşler mi?
Edilmeyen sözler, tartışmaya gerek görülmeyen özlemler mi? 
Aşık aşkı unutur mu?
Alışkanlıklar aşıkları öğütür mü? 
Kıyamadığının celladı olur mu insan,
ayrı duramadığının gurbeti...

Oysa...
Son nokta olduğunu düşündüğün çatlaktan sızan ışıktır aşk.
Kurumuş eğreltilerin arasından yeşillenen bir ot,
beyazı delip yüzünü gösteren bir kardelen,
çamurların arasına düşmüş, ama usul usul parlayan değerli bir taştır aşk.

Ortaçgil'in dediği gibi
Kaf Dağı'nın ardına bile kaçsa aşk var.

25 Nisan 2013 Perşembe

Yolun en eğlenceli kısmı...


Böyledir denize çıkan sokaklar... 
En dar sokakların ucunda, bir labirentin içinde kaybolduğun 
anda bahşedilen bir mucize gibi çıkar karşına.  
Hediye bir nefes, şifa veren yüce bir el gibi.

Yüzyüze geldiğinde kendinle, 
son gibi görünen başlangıç olur.
İşin eğlencesine bakmak istersin ciddilikten yorulup,
iki taş alır sektirirsin suyun üzerinde.

Ve başkaları için söylediğin her sözün, her eleştiri ve her tanımın yerine kendi adını söyleyerek
söylediğinde aslında kendini bir kez daha keşfedersin. 
Denize çıkan sokaklarda...

Yolun en eğlenceli kısmı da bundan sonradır aslında. 

17 Nisan 2013 Çarşamba

...


Dün nasıl da büyük görünüyordu gözüne sorun...
Uzaklaştıkça nasıl da küçüldü.
Bazen sadece beklemen gerek...
Uzaklaşana dek.

2 Nisan 2013 Salı

Hayattaki aynaların sana hep güzel olanı göstermez. Ama onlardır seni biraz daha bilgeliğe taşıyan. Aynaya cesurca bakabilmek. Dikilmek önünde, önce irkilmek biraz, ama sonra gülümsemek...
Aynayla ilişkin hayatının kumaşı hakkında ipucu verir.

Kimseyi dışarıda bırakmadan her parçasını seveceksin. Lakin aynanın da seni sevmesini beklemeyeceksin.
Adaletli olacaksın ve adaletin her zaman çok da vefalı olmadığını bileceksin. Sen adaletli oldun diye bütün sorunlar çözülmeyecek belki ama aksini yapmayı aklından bile geçirmeyeceksin.
Farkında olacaksın, gözlemci olacaksın...
İnsanların hayatında fark yaratacaksın, bunun sana geri dönmesini beklemeyeceksin.
Dalgalara bakacaksın, nasıl da gelip gidiyorlar... Yaşamdaki dalgaların da böyle gelip, geçecek.
Bazen yükselecek, bazen süt liman olacak.



27 Mart 2013 Çarşamba


























Yazmak, yazmak, sayfalarca yazmak... İçim dışıma çıksın dercesine. Hiçbir köşe bucak kalmamacasına. Sadece kendime belki. Benimle başbaşa satırlar, noktalar, virgüller ve diğerleri...

Gelsin kelimeler dize, kusar gibi bazen, ya da ağlar gibi...

Dertleşmektir yazmak bence çünkü. Dertleşmek de nedir, içindeki çıkartmak...

8 Mart 2013 Cuma

Present!


İngilizce "present" kelimesinin aynı anda hem "şimdi"
hem de "armağan" oluşu bir tesadüf olamaz ; ) 

31 Ocak 2013 Perşembe

Koku almak




"Aborijinler, tüm yeni karşılaşmalar bir testtir der. Yiyeceklerle, insanlarla, görüşlerle...
Önce her şeyin kokusuna bak. Eğer birisi sana bir şey söylerse onu kokla, 
sezgilerini kullan! Eğer kokusu sana iyi geliyorsa o zaman tadına bakmak için birazını dene, 
ama bunu her zaman çiğne. Yutmadan önce uzun süre çiğne. Sözcükler bile yutulmadan önce uzun süre çiğnenmelidir. Çünkü bir şeyi tükürmek, onu bir kere içine aldıktan sonra ondan kurtulmaktan çok daha kolaydır."

Aborijin bilgeleri gibi, 
bilgiyi, sezgiyi, duruşu, davranışı koklamak...
Bu içgüdüyle yaşamak...
Bunu başarabilmek...

Yutmadan önce uzun uzuuun çiğnemek...
Çiğnediğini hazmedip, kanına karıştığını hissetmek.

Her yeni olayda, her karşılaşmada bunu başarabildikçe
yol daha da güzelleşecek. 



Değer ve değersizlik


Değerini artırmak ya da kendini değerli hissetmek 
için etrafındaki insanları değersizleştirmeye çalışma,
o zaman başlar kısır döngü.
Böyle yaptığın için kendini değersiz hisseder, suçluluk duyar,
bunu örtmek için yine etrafını suçlarsın. 

Oysa ki bilsen, ne kadar değerli olduğunu ve etrafına değer verdikçe
bunun yansımasını kendinde de göreceğini...
Ama bilsen zaten böyle yapar mısın.. 

30 Ocak 2013 Çarşamba

....


Farkındalığın artınca ego ve egonun neden olduğu tepkiler
belki hayatından tamamen çıkmıyor. 
Ama ne oluyor?
Egoyu gördüğün yerde hemen tanıyor,
ininden çıktığı an 
hemen yakalıyorsun.
Ve kışt kıştlıyorsun.