Dedikodu ruhun gecekondusudur.
Derme çatma, geceden sabaha iki kalas, bir kazmayla
çıkar ortaya.
Doğal güzelliği bozar, yorar, hırpalar.
Ve hapseder içine insanı.
Bir zaman sonra insan, kendi yaptığı dedikodunun tutsağı olur.
İyi şeyler düşünmek istese bile dedikoduyu yaptığı kişi ya da olayla ilgili,
yapamaz. Çünkü söylediği şeyler, bağlar onu. Bağlar elini, ayağını...
Artık söylediklerinin arkasında durmak zorundadır.
Kötü şeyler yaydığı için kötü olmalıdır
Dedikonduları yıkmadan özgürleşemez insan...